Eğitimsiz İşçiyi Çalıştıran İşverene Taksirle Öldürme Cezası

İş güvenliği konusunda işverenin en önemli, en başta gelen yükümlülüklerinden biri de çalışanlara eğitim verilmesidir.

İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusundakigenelyükümlülükleri

İş sağlığı ve güvenliği konusunda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve buna dayanılarak çıkarılan yönetmelik ve tebliğlerde işverene çok sayıda görev ve sorumluluklar yüklenmiştir. Ancak işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurallarının tam olarak uygulanabilmesi için sadece işverenin görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi yeterli olmadığından, çalışanlara / işçilere de bazı yükümlülükler getirilmiştir.

Buna göre 6331 sayılı Kanunun “Çalışanların yükümlülükleri” başlıklı 19 uncu maddesinde yer alan yükümlülükler aşağıda belirtilmiştir.

 Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür.

Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır:

İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek.

İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek.

Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.

Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak.

İşyerine, sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanmak yasak olduğundan, bu yasağa uymak.

Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25 inci maddesi uyarınca; “işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi” halinde işveren tarafından tazminatsız olarak işten çıkarılabilecektir. 

Çalışanlara Verilmesi Gereken Diğer Eğitimler Yanında Bazı İşlerde Mesleki Eğitim de Verilmesi Gerekir

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak çalışanlara verilmesi gereken işe giriş eğitimleri, temel eğitimler, yenileme eğitimleri gibi eğitimler dışında özellikli bir eğitim türü daha bulunmaktadır. Bu eğitim türü çalışanın işyerinde yaptığı işle ilgili mesleki eğitim olup, 6331 sayılı Kanunun 17/3. maddesi uyarınca, mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler çalıştırılamaz. Mesleki eğitim zorunluluğu olan işler ekinde yer alan MESLEKİ EĞİTİM ALINACAK İŞLERE AİT ÇİZELGE’de belirtilmiştir. Çalışanlara verilmesi gereken eğitimlerle ilgili ayrıntılı bilgibaşlıklı yazıda yer almaktadır.

Yargıtay Yaptığı İşle İlgili Eğitim Almamış İşçiyi Tehlikeli İşte Çalıştıran İşverenin Taksirle Öldürme Suçunu İşlediğine Karar Verdi

Çalışanların geçirdiği iş kazaları nedeniyle işverenin SGK’ya ve çalışanın kendisine, ölümü halinde de hak sahiplerine karşı doğan sorumluluğu yanında, eğer iş kazası ölüm veya ağır yaralanmayla sonuçlanmışsa, işverenin ayrıca Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümlerine göre ceza sorumluluğu da doğmaktadırÖzellikle ölümle sonuçlanan iş kazalarında, herhangi bir şikayet olmasa bile Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili olarak soruşturma başlatmakta, soruşturma sonucunda da iş kazasının meydana gelmesinde kusuru bulunan işveren ve diğer üçüncü kişiler hakkında kamu davası açmaktadır. Eğer işyeri herhangi bir şahsa değil de şirkete aitse bu durumda da şirketin sahibi, müdürü gibi şirket yetkilileri işveren olarak sorumlu tutulmaktadır.

Temyiz aşamasında Yargıtay’a intikal eden somut olayda da; elektrik – elektronik işlerini yapan işverenin işyerinde elektrik teknikeri olarak çalıştırdığı işçisi, daha önce tadilat ve tamirat işini yaptıkları düğün salonunda çalışmayan aydınlatmaları kontrol etmeye gitmiş, elektrik lambalarını kontrolü sırasında elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmiştir. Kaza olayıyla ilgili olarak Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, SGK Müfettişi ve bilirkişi raporlarını da dikkate alarak, işçiyi çalıştıran şirketin sahibinin kusurlu olduğuna kanaat getiren mahkeme kendisine hapis cezası vermiştir. Bunun üzerine şirket sahibinin avukatı Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunarak mahkemenin kararına itiraz etmiştir.

Temyiz aşamasında dosyaya bakan Yargıtay 12. Ceza Dairesi 17/11/2021 tarihinde oybirliğiyle verdiği kararda; iş kazasında işçisi ölen şirket sahibine mahkeme tarafından verilen hapis cezasıyla ilgili itirazın reddedilmesi gerektiğin belirtmiştir. Aslında bu şekliyle Asliye Ceza Mahkemesinin kararını onaylamıştır.

Ancak 12. Ceza Dairesi kararının devamında;

Dosya kapsamına ve ölenin eşinin beyanına göre iş kazasında ölen işçinin elektrik meslek dalı ile ilgili diploması bulunmadığı, bu hususta mesleki bir eğitim de almadığı,

6331 sayılı İş Sağlığı ve güvenliği Kanununun 17/3. maddesinde “mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler çalıştırılamaz” hükmü yer aldığı,

Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin 5/2-a. maddesinde “işveren yapı işlerinde özellikle birinci fıkranın uygulanmasında ek-4’te belirtilen asgari şartları dikkate alarak uygun tedbirleri alırlar”, Ek-4-A/14. maddesinde “elektrikle ilgili bütün ekipman ve bağlantıların kurulması, sökülmesi, tamirat ve tadilat işleri sadece ilgili mevzuatın öngördüğü yetkili elektrikçiler tarafından yapılır” hükmü yer aldığı,

Elektrik ile İlgili Fen Adamlarının Yetki Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmeliğin 3.maddesinde “elektrik ile ilgili fen adamları, gördükleri teknik veya mesleki öğrenim seviyelerine göre aşağıdaki gruplara ayrılırlar: l. Grup ; En az 3 veya 4 yıl yüksek öğrenim görenler, 2. Grup ; En az 2 yıllık yüksek teknik öğrenim görenler ile ortaokuldan sonra en az 4 veya 5 yıl mesleki ve teknik öğrenim görenler, 3. Grup; En az lise dengi mesleki ve teknik öğrenim görenler, lise mezunu olup bir öğrenim yılı süreyle Bakanlıkların açmış olduğu kursları başarı ile tamamlamış olanlar ile 3308 sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanununun öngördüğü eğitim sonucu ustalık belgesi alanlar” şeklinde eğitim seviyelerinin ve çalışabilecekleri işlerin düzenlendiği,

Bu kapsamda dosya içeriğine göre öleni, çok tehlikeli iş sınıfında yer alan elektrik işi ile ilgili diploma ve mesleki eğitim belgesi bulunmamasına rağmen elektrik teknisyeni olarak çalıştıran sanık (işveren) hakkında koşulları oluşması sebebiyle TCK’nın 22/3. maddesi gereğince bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin;

Asliye Ceza Mahkemesinin kararının bozulmasını gerektirdiğini belirtmiştir. (12. Ceza Dairesi – 2020/1413 E., 2021/8051 K., 17/11/2021)

Dolayısıyla Yargıtay 12. Ceza Dairesi, yaptığı işe uygun mesleki eğitimi bulunmayan işçisini tehlikeli işte çalıştıran ve bunun sonucunda iş kazası sonucu işçisi ölen işverenin, Taksirle Öldürme suçunu işlemekten dolayı cezalandırılması gerektiği yönünde karar vermiştir. 

Öte yandan kaza geçiren işçiye aslında iş yerinde, iş sağlığı ve güvenliği konulu (çalışma mevzuatı ile ilgili bilgiler, çalışanların yasal hak ve sorumlulukları, iş yeri temizliği ve düzeni, iş kazası ve meslek hastalığından doğan hukuki sonuçlar, meslek hastalıklarının sebepleri, güvenlik ve sağlık işaretleri) 4 saatlik eğitim verilmiştir, ancak verilen bu eğitim genel bir eğitim olup, işçinin işyerinde yaptığı elektrik işiyle ilgili mesleki eğitimi olmadığı için işveren yine kusurlu bulunmuştur. 

Taksir Suçu Nedir ?

Taksir suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Taksir” başlıklı 22 nci maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiş olup, tanımı maddenin (2) numaralı fıkrasında yer almaktadır.

Taksir

Madde 22- 

(1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.

(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.

(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.

(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.