İSTANBUL 1 NO'LU ŞUBE
Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası

DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ
< Geri

 

DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ
Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması

(Okumak için tıklayınız)

Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması, 1930’larda, Türkiye’de kadınların siyasi haklarını kazanması için gerekli yasaların çıkarılmasını ifade eder. Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nden birisidir.

1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı

Belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı

 

Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu'nun kabul edilmesiyle tanındı.

Köy muhtarı seçme ve seçilme hakkı

 

Köy Kanunu'nun 20. Maddesinin değiştirilmesine dair 26 Ekim 1933 tarihli ve 2329 sayılı kanunun çıkarılmasıyla; kadınların köy muhtar ve heyetlerine seçilme hakkı tanındı.

  Milletvekili seçme ve seçilme hakkı

Türkiye’deki kadınlar milletvekili olabilmek için ilk adımı 1923’te atmışlardı. Bu adım, kadınların 1923 yılında Nezihe Muhiddin önderliğinde ilk kadın partisi “Kadınlar Halk Fırkası”nı kurma isteğidir. Fakat 1909 Seçim Kanunu sebebiyle bu parti kurma girişimi, Kadınlar Halk Fırkası’nın Türk Kadınlar Birliği adlı derneğe dönüşmesi ile sonuçlanmıştı.

1924 anayasası hazırlanırken kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olması gündeme geldi ancak TBMM genel kurulunda bu hakların yalnızca erkeklere tanınması fikri ağır bastığından kadınlar siyasal haklar sağlayamadılar.

Gerekli yasal değişiklik 1934 yılında Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekilinin sunduğu Anayasa ve Seçim Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa önerisi sonucu gerçekleşti. Öneri, 5 Aralık 1934’te Mecliste görüşüldü. Yapılan oylamada, 317 üyeli Meclis'te, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla değişiklik önerisi kabul edildi. Anayasanın 10. ve 11. Maddeleri değiştirilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi. Bu anayasa değişiklikleri çerçevesinde İntibah-ı Mebusan Kanunu (Milletvekili Seçimi Kanunu)’nda 11 Aralık 1934’te yapılan değişiklikler sonucu anayasada tanınan haklar seçim kanunuyla da düzenlendi.

Yasanın çıkmasının ardından 7 Aralık 1934’te, Türk Kadınlar Birliği İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda büyük bir kutlama mitingi ve Beyazıt’tan Taksim’e bir yürüyüş düzenledi.


     Kadın hakları 

(Okumak için tıklayınız)

Gezinti kısmına atlaArama kısmına atla

Kadın hakları kavramı özellikle 19. yüzyılda büyük önem kazandı. Dünya genelinde çok çeşitli kurum ve kuruluşlar kadınların karşılaştığı sorunların ve ayrımcılıkların giderilmesi için çalışmalar yapıyor.

Rönesans öncesi (Antik Çağlarda)

Kadınların eğitimi için sunulan fırsatlar uzun zamanlardan beri olağan karşılanmayan bir konu olmuştur.

Antik Çağ’da ve Orta Çağ öncesinde kadınlar için akademide eğitim görmek ve çalışmak aslında alışılagelmiş bir durum değildi; fakat mümkündü. Antik Mısır’dan, Antik Yunanistan’dan ya da Roma İmparatorluğu döneminden, zamanının önde gelen kadın doktorları, mimarları, filozofları ve diğer kadın bilgeleri hakkında anlatılar, günümüze kadar ulaşmıştır.

Ortaçağ’ın feodal toplumunda okullar ve üniversiteler giderek kilisenin talimatlarına uymaya başladıktan sonra, kadınların eğitim görebilmeleri neredeyse asırlar sonra, aileleri bir manastıra para yardımı ya da herhangi bir mal devrettikleri takdirde mümkün olmuştur. Tıp ve eğitim alanları kadınların akademik olarak çalışabilecekleri en son alanlar olmuştur. Ortaçağ’ın en ünlü kadın doktoru, tahminen 11. yüzyılda Salerno Tıp Okulu’nda pratisyen hekim olarak çalışan Trotula di Ruggiero’dur. Tıp uygulamaları üzerine birçok makale yazmış, aynı zamanda eşi ve oğullarıyla birlikte tıp ansiklopedisi Practica Brevis üzerinde çalışmıştır. 12. yüzyılda Salerno Okulu’nun ana metni De Aegritudinum Curatione’de (tedavi işlemleri üzerine) okulun yedi büyük ustasının metinleri yer almaktadır ve bunların arasında Trotula’nın öğretisi de bulunmaktadır. Kızların ve kadınların eğitimi için tarihteki en önemli öncülerden birisi, bilginin nasıl yayılacağı konusundaki “Omnes, omnia, omnino” (Herkes her şey hakkında bütün bilgileri öğrenmek zorundadır.) ifadesiyle Bohemya Kardeşler Cemiyeti’nin piskoposu Jan Amos Comenius olmuştur.