106. Uluslararası Çalışma Konferansı 5-16 Haziran 2017 tarihleri arasında Cenevre'de yapıldı.
Ülkelerin onayladıkları ILO Sözleşmelerini uygulayıp uygulamadıklarını denetleyen Aplikasyon Komitesinde Türkiye, 135 Sayılı İşçi Temsilcilerinin Korunmasi konulu ILO Sözleşmesi kapsamında gündeme alındı.
Tartışmaların ana konusu özellikte 15 Temmuz sonrası işten çıkarmalar oldu. Komite sonuç raporuna göre; Hükümetten, işyeri temsilcilerinin mevcut yasalara uygun bir şekilde korunması ve gelecek kasım ayında gerçekleştirilecek Uzmanlar Komitesi toplantısından önce ILO'ya gelişmeler hakkında detaylı bilgi verilmesi istendi.
Türkiye İşçi Delegesi ve TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay Genel Kurula hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Geçen yıl bu salonda yaptığım konuşmada, terörün yaşandığı ülkelerde, çalışma hayatı ile ilgili sorunları konuşmaya imkan olmadığını belirtmiştim.
O konuşmamdan yaklaşık bir ay sonra ülkem, 15 Temmuz 2016 gecesi eşi benzeri görülmemiş bir darbe girişimi ile karşı karşıya kalmıştır.
O günden bu güne, darbe girişiminde bulunan hainlerle mücadelemizi sürdürmekteyiz. Bu darbe girişimi tüm kesimleri olumsuz etkilediği gibi çalışma hayatına da büyük zararlar vermiş, çalışanların çözüm bekleyen sorunlarının ötelenmesine neden olmuştur. İşçi ve Memur sendikalarımızın sorunları yeni yeni gündeme taşınabilmektedir.
Darbe gecesi demokrasimize korumak için sokaklara çıkan, 20’si bu salonda bulunan sendikalara üye 249 insanımız şehit olmuştur. 2 binin üzerinde vatandaşlarımız ise yaralanmıştır.
Darbenin arkasındaki güç ise amacına ulaşmak için her yolu mubah gören ve kılıktan kılığa giren FETÖ terör örgütüdür. 40 yıldır farklı maske ve kimliklerle stratejik devlet kurumlarına sızan bu terör örgütü konusunda sizleri ve tüm dünyayı uyarmak isterim. Başta Afrika ülkeleri olmak üzere pek çok ülkede faaliyet gösteren bu terör örgütüne karşı önlem almazsanız, 15 Temmuzda bizim başımıza gelenler sizin de başınıza gelecektir.
Kutsal Ramazan ayında bile Müslüman coğrafyasında patlamaya devam eden bombalar yüreğimizi yakmaya devam etmektedir.
Ülkemizde 3 milyondan fazla Suriyeli mülteci ile ekmeğimizi paylaşırken, insan hakları ve demokrasiyi dillerinden düşürmeyip, 300 mülteciye dahi kapılarını kapatan bazı ülkelerin FETÖ’den kaçan yüzlerce haine kucak açması hayal kırıklığı yaratmaktadır.
Terör örgütlerine silah satarak veya siyasi destek vererek sahip çıkanlar, mültecilere ve mazlumlara sahip çıkarlarsa tüm dünya için daha hayırlı olacaktır. Dünyada pek çok insan açlıktan ölürken pek çoğu da tokluktan ölmektedir.
Ayrıca, FETÖ terör örgütü darbeden önce Konfederasyonumuz üyesi TÜMTİS sendikamızı da hedef almıştır. Sendikamızın 12 yöneticisi sadece işçileri örgütlendikleri için dörder yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Mahkemede bu hükmü veren hakimler şu anda FETÖ terör örgütü üyeliği nedeniyle tutuklanmışlardır.
Diğer taraftan suç işleyen bu örgüt üyelerinin hak ettikleri şekilde cezalandırılmaları ve masum olduklarını iddia edenlerin hızlı ve adil bir şekilde yargılanmaları sağlanmalıdır.
Türkiye’de her gün dört arkadaşımız iş kazası nedeniyle hayatını kaybetmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili raporda ifade edildiği gibi; Türkiye Soma Maden kazasının ardından 167 ve 176 Sayılı Sözleşmeleri onaylayarak, mevzuat konusunda önemli adımlar atmıştır. Ancak, devam eden kazaların önlenebilmesi için iş sağlığı ve güvenliği kültürünün yaygınlaştırılması ve uygulamada yaşanan sıkıntıların giderilmesi gerekmektedir.
Bu konuda sürdürülen çalışmaların daha etkin bir şekilde devam ettirilmesi işçilerimizi sağlığı ve güvenliği açısından son derece önemlidir. İş Sağlığı Güvenliği Uzmanı ve İş Yeri Hekimi Çalıştırma zorunluluğu Kamu Kurumları ve 50’den az işçi çalıştıran az tehlikeli işyerleri için 2020 yılına ertelendi. İSG konusu ertelenebilecek bir konu değildir.
Dünya genelinde ortak bir sorun haline gelen işsizlik ülkemde de artış göstermektedir. Şu anda 4 milyon vatandaşımız işsiz olmakla birlikte işsizlik yüzde 13 seviyelerine ulaşmıştır. Hükümetimizin yeni iş olanaklarının oluşturması vasıtasıyla istihdamı artırmaya yönelik girişimlerini destekliyor ve devam ettirilmesini talep ediyoruz.
Sendikal örgütlenme demokrasinin bir parçasıdır. Ülkemde sendikal örgütlenmenin önündeki engeller halen varlığını sürdürmektedir. Sendikal örgütlenme oranı halen yüzde 11 gibi düşük bir seviyededir. Çalışanların istedikleri bir sendikaya üye olmaları anayasal bir haktır.
Genel Direktörün Yeşil İşler ile ilgili raporunu destekliyoruz. Büyüme ve gelişme arasında güçlü ve dengeli ilişki kurulmalıdır. Yeşil üretime geçişle birlikte, çevre ve iklim korunacak aynı zamanda insan onuruna yakışır ve kaliteli yeni iş olanakları oluşturulacaktır.
ILO Avrupa Bölge Konferansı’nın bu yıl Ekim ayında İstanbul'da yapılması kararlaştırılmıştır. Bölge Konferansının ülkemizde yapılacak olması Türkiye’deki tüm sosyal taraflar açısından büyük bir önem taşımaktadır. İşçi kesimi olarak bölgesel konferansın ülkemdeki çalışma hayatına, işçi hak ve özgürlüklerine olumlu katkı sağlayacağına inanıyorum. Bölge Konferansının yeri konusunda kimse tereddüt etmesin. Londra, Paris ya da Brüksel ne kadar güvenli ise İstanbul da o kadar güvenlidir.
Savaşların, zulümlerin, sona erdiği, demokrasinin tüm kuralları ile işletildiği, ülkeleri yönetenlerin adalet ve merhamet duyguları ile hareket ettiği bir dünya temennisi ile Genel Müdüre ve ILO çalışanlarına başarılar diliyor, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum."