1- Tüm dünyada 1 Mayıs işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak kutlanmaktadır. “Emek ve Dayanışma Günü” olan 1 Mayıs’ın tüm emek örgütlerinin katılımıyla ortaklaşarak kutlanması çoğu zaman sağlanamamıştır.
Konfederasyonumuz, her ilde emek örgütleriyle ortak kutlama yapılmasını, merkezi düzeydeki kutlamanın ise değişik illerde yapılması uygulamasının sürdürülmesini kararlaştırmıştır. Son yıllarda Bursa, Kadıköy/İstanbul, Zonguldak, Çanakkale ve Ankara gibi değişik illerde TÜRK-İŞ’in öncülüğünde gerçekleştirilen 1 Mayıs kutlaması 2018 yılında Hatay’da yapılacaktır.
2- Küresel sermayenin çıkarları için bölgemizde sürdürdüğü siyasal, ekonomik ve askeri politikaların boyutu giderek değişmektedir. Ülke ve bölge düzeyinde devam eden silahlı çatışmaların küresel düzeyde yaygınlaşma tehlikesi giderek artmaktadır. Ülkemizin coğrafyası ve tarihsel geçmişi de dikkate alınarak, bölgemizdeki gelişmelerden güç ve çıkar sağlamak isteyen yayılmacı zihniyete karşı gereken tedbirler her yönüyle alınmalıdır.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, ülkemizin bekası ve milletimizin birliği, topraklarımızın korunması, can güvenliğinin sağlanması için sürdürdüğü mücadeleye başta işçiler olmak üzere, toplumu oluşturan her kesimin desteği tamdır.
Türk sendikacılık hareketine altmışaltı yıldan bu yana öncülük yapan Konfederasyonumuz, her zaman ülkesinin hak ve çıkarlarını her türlü siyasi hesabın üzerinde tutmuştur. Türkiye, varlığını ve haklarını sonuna kadar kararlılıkla savunmak için her alanda güçlü olmalıdır.
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, bir kez daha, şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize de acil şifa temenni etmektedir.
3- Şeker sanayiinin ülke ekonomisine, tarımsal üretime, istihdama ve sosyal hayata katkısı vardır. Vatandaşın sağlığını doğrudan ilgilendirmektedir. Yabancı tekellerin yürüttüğü lobi faaliyetleri sonucunda iç pazarın nişasta bazlı şekerler ile yüksek yoğunluktaki tatlandırıcıların hakimiyetine geçmesine fırsat verilmemelidir. 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesinden vazgeçilmelidir. Bu kuruluşların özelleştirilmesi değil yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, şeker fabrikalarının özelleştirilmemesi için milyonlarca vatandaşımızın imzalarıyla ortaya koydukları iradeye, işçisinden esnafına, siyasal parti temsilcilerinden milletvekillerine, çiftçisinden emeklisine emek dostlarının gösterdiği dayanışmaya ve karşı duruşa saygı gösterilmesini talep etmektedir. Şeker-İş Sendikasının sektör üreticileri ile birlikte sürdürdüğü mücadeleyi desteklemektedir. Bugün Etimesgut Şeker Fabrikası önünde şeker fabrikalarının özelleştirilmesine yönelik ortak kitlesel basın açıklamasına tam olarak katılım sağlamıştır.
4- Konfederasyonumuz tarafından alt işverenlik (taşeron) uygulaması konusunda yıllardır dile getirilen haklı tepki ve talepler, sürdürülen mücadele, yargı yoluyla hukuki çözüm bulma arayışları, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile -kısmen- karşılığını bulmuştur. Kapsamdaki işçiler bakımından bu sonuç olumludur. Ancak başta KİT ve bazı özel bütçeli kuruluşlarda çalışan alt işveren işçileri ile birlikte kamu kuruluşlarındaki çalıştırma ve ihale şartları (anahtar teslim işleri) kapsamındaki işçiler kapsam dışında kalmıştır.
Kamuda taşeron uygulaması tamamıyla sona ermemiştir. Kapsam dışında bırakılan bütün taşeron işçilerine, verilen söz doğrultusunda, kamuda kadro şartsız ve ayırımsız verilmelidir.
Kamuda geçici iş pozisyonlarında yıllardır çalışanlar kadroya alınmamıştır. Yapılan düzenlemeyle, bu şekilde çalışanların kurumlarının talepleri halinde 4 aya kadar daha fazla çalışabilmelerine imkan sağlanmıştır. Bu düzenlemenin bir an önce uygulanmasını talep ediyoruz.
5- Hukukumuzdaki “işkoluna göre sendikalaşma ilkesi” dikkate alınarak yardımcı işlerin belirlenen asıl işkolundan sayılması bir an önce sağlanmalıdır. Sendikal örgütlenmeyi zedeleyen bu uygulamanın sona erdirilmesi iş barışı bakımından önem taşımaktadır. Aksine bir yaklaşımla, aynı işyerinde farklı işkolunda kurulu sendikaların örgütlülüğünün sürdürülmesi ve birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılmasına imkan verilmesi işyerlerinde çalışma barışını zedeleyecektir.
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, bu hususun tekrar gözden geçirilerek yeni bir düzenleme yapılmasını talep etmektedir.
6- Örgütlenme hakkı, temel insan hak ve özgürlükleri kapsamındadır. Anayasamızın 51. Maddesinde “sendika seçme özgürlüğü” yer bulmuştur. Bu hakkın kullanımına yönelik uygulamada ortaya çıkan engellemeler, baskılar -kimden gelirse gelsin- kabul edilmez niteliktedir.
Ancak geçmiş dönemlerde kimi zaman gündeme gelen, özellikle kamu işyerlerinde örgütlü işçilere sendika değiştirmeleri yönünde uygulanan baskılar, günümüzde, taşeron konusundaki düzenlemelerle birlikte giderek yoğunlaşmıştır. Bazı konfederasyonların temsilcileri, siyasi parti ve bürokratlar ile yerel yöneticilerle işbirliği halinde algı operasyonları yapmakta, kamudaki taşeron işçileri hedef alarak Konfederasyonumuz üyesi sendikalardan istifa etmeleri veya üye olmamaları için sistemli biçimde baskı uygulamaktadır. Bunun son örneği kamuoyuna da yansıyan Belediye-İş Sendikası’nın örgütlü bulunduğu Niğde Belediyesi ile Karadeniz Ereğlisi Belediyesi’dir. Benzeri baskılar kamu ve belediye işyerinde son günlerde artarak devam etmektedir.
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, sendikal örgütlenme özgürlüğünü zedeleyen, ortadan kaldıran baskıların sona erdirilmesi ve uygun ortamın sağlanması için gerekli sorumluluğun yerine getirilmesini ısrarla talep etmektedir. Siyasi iktidarın desteğini aldıklarını ileri sürerek sendikal örgütlenme içinde olanlara en anlamlı cevabı işçi sınıfı verecektir. Konfederasyonumuz üyesi sendikaların örgütlü bulunduğu birçok işyerinde ve işkolunda, sendika değiştirmeleri için yapılan baskılara, şantaja karşı üye işçilerin verdiği hak ve haysiyet mücadelesini saygıyla karşılıyor ve selamlıyoruz.
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, üye sendikalarımız tarafından işçilerin hak ve çıkarları için uyguladığı grevler ile örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi sürecinde sürdürdükleri bütün meşru ve haklı eylemleri desteklemektedir.