Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve TES-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mustafa ŞAHİN Şanlıurfa'da bölge sendika temsilcileriyle istişare toplantısında bir araya geldi.
TES-İŞ Sendikası Şanlıurfa Şubesinde yapılan Toplantıya TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, TES-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mustafa ŞAHİN, Genel Sekreter Rıfat Pakkan, Genel Mali Sekreter Sedat Çokol ve Genel Mevzuat Sekreteri İsmail Bingöl ve Şanlıurfa Şube Başkanı Ramazan Düzme ve TÜRK-İŞ’e bağlı Sendikaların Şube Başkanları ile Yöneticileri ve işçiler katıldı.
Toplantıda konuşan Atalay, kıdem tazminatıyla ilgili sorunun en kısa zamanda çözülmesi gerektiğini belirterek, "Kıdem tazminatıyla ilgili ülkede her 5-6 ayda bir laf atılıyor, o lafın arkasına takınılıyor. Her yerde söylüyorum, buradan da yeniden söylüyorum, 30 yıl çalışan bir işçimiz ayda 2 bin 500 lira para biriktiremez. O nedenle kıdem tazminatı bizim kızımızın çeyiz parası, oğlumuzun düğün parası, işçinin son kalesi. Bu mevcut şekliyle ilgili bir nokta kadar geriye gidecek hiçbir olumsuzluğun içinde olmayız. Kısa özü şu, 30 günü muhafaza etsinler, 30 günü muhafaza ettikten sonra bir ay çalışana versinler, bir yıl çalışana versinler. Ondan sonra almayanlarla ilgili yeni bir düzenleme yaparlarsa biz sendika olarak katkı sağlarız ama bu mevcut yapıda geriye gidecek hiçbir noktanın içinde olmayız, buna da müsaade etmeyiz" dedi.
"15 Temmuz'da asker elbisesi giymiş hainler devir teslim yaptı"
Türk-İş olarak önceliklerinin Türkiye olduğunu söyleyen Atalay, "15 Temmuz'un bedelini her yerde ifade ediyorum, kim ödedi, fakir ödedi, işçi ödedi, emekli ödedi, işsiz ödedi, ödemeye de devam ediyor. Ülke ödüyor. Ben darbe lafını da hiç kullanmıyorum. 15 Temmuz bir işgal girişimiydi. Sınırlar buraya yakın, sınırların tamamını boşalttılar. O gece asker elbisesi giyen bazı hainler devir teslim yaptılar. Dediler ki bu akşam devir teslim törenimiz var, devir teslim yaptılar. Türk-İş olarak bizim önceliğimiz ülkedir. Türkiye varsa sendika var, parti var, dernek var, oda var ama Türkiye yoksa biz bunların hiçbirini konuşamayız. 15 Temmuz'dan evvel bu hainler bizim fitremizi aldılar, zekatımızı aldılar, kurbanlarımızı aldılar, yani bunlar bizimle beraber oturdular, bizimle beraber kalktılar. Sonra da ülkede bir işgal girişiminde bulundular" şeklinde konuştu.
Asgari ücretin bin 600 lira olması gerektiğini söylediğinde tepki aldığını belirten Atalay, "Kasım ayının sonunda bir toplantıda bana asgari ücret ne olsun diye sordular. Dedim ki geçen sene Devlet İstatistik Enstitüsünün rakamları bin 600 lira. Rakam bu olsun. Biz Türk-İş olarak bunun altına imza atalım. Sanki ben 10 bin 600 dedim, ortalık yıkıldı. Dediler ki bu çok fazla" diye konuştu.
"Terör örgütleri aynı eli öpüyor"
"DEAŞ da, PKK da, FETÖ de aynı yerden besleniyor" diyen Atalay, şunları söyledi:
"Belki bunu 15 Temmuz'dan evvel söyleselerdi inanmazdık, yani PKK ile FETÖ'nün bağlantısını. Şimdi bilgilere, belgelere, itirafçılara, yaşadıklarımıza baktığımız zaman bunlar aynı yere hizmet ediyorlar. Bunlar aynı fırından ekmek yiyorlar. Bunlar aynı bankadan maaş alıyor, bunlar aynı eli öpüyor, aynı yerden emir alıyorlar. Yalnız tetikçiler değişiyor. Emir verenler aynı. Bunun bedelini bu ülke ödüyor. Özellikle bu bölge halkı ödüyor. İzmir'de, Adapazarı'nda milliyetçilik, muhafazakarlık yapmak kolay, gel de Şanlıurfa'da, Diyarbakır'da, Batman'da, Hakkari'de yap bakalım nasıl oluyor."
"Taşeronlara kadro verilsin"
Taşeron işçilere kadro verilmesi gerektiğini belirten Atalay, "Bizim taşeronla ilgili problemimizi bir an önce çözsünler. 5 ay 29 gün kamuda çalışan 25 bine yakın işçimiz var. Senede 6 aydan fazla çalışmıyorlar. Bunları bırakın 30 sene, 60 sene çalışsalar emekli olamıyorlar. Bununla ilgili düzenlemeler gerekiyor.
Bu taşeronla ilgili bizim başından beri savunduğumuz bir tez var. Bu taşeron işçilerinin yüzde 90'ı bizim üyemiz olmamasına rağmen biz son 10 senedir bunlarla ilgili mitingler, paneller, aklınıza ne geliyorsa, bunlarla ilgili büyük bir gayret sarf ediyoruz. Kamuda, belediyelerde yıllardır çalışıyorlar. Yani asıl işi yapan da yapmayan da kadroya geçsin dedik, dediler ki tamam. Ondan sonra Cumhurbaşkanımızla yaptığım bir toplantıda yine aynı tepkiyi koyduk. Dedik ki asıl işi yapanlar kadroya geçsin. Cumhurbaşkanımız da tamam dedi. 14 Temmuz'da bu iş tamamdı ama 14 Temmuz'dan sonra değişti. Biz şimdi ne istiyoruz, diyoruz ki taşeronda kim çalışıyorsa herkes kadroya geçsin. İşçilik işi yapan işçi olsun, memurluk işi yapan memur olsun. Bizim dışımızda bundan istifade eden sendikalar da var. Bazı partiler, dernekler, odalar gidiyor. Dün de dedim, sendika işçinin sendikası olur, partinin, patronun, belediyenin sendikası olmaz" ifadelerini kullandı.